Cumhurbaşkanı Erdoğan: Üniversite sınavına gerek bırakmayacak bir sistem kurmalıyız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde 2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni’nde konuştu. Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
“2020 yılı mart ayından beri koronavirüs salgını nedeniyle eğitim-öğretim hizmetlerinde de büyük zorluklar yaşadık. Uzaktan eğitimin devam ettirilmesi önemlidir, ancak yüz yüze eğitim öğretim tecrübesinin yerini tutmayacağı açıktır. Eylül ayının başından itibaren okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise seviyesindeki okulları açtık. 71 bin okulumuzun tamamı açık, 2 okulumuzda karantina uygulamasına gidildi. Vaka durumuna göre bazı sınıflar karantinaya alınabilir ama il çapında kapanma düşünmüyoruz.
“GENÇLERİMİZİN YÜZDE 44’Ü YÜKSEKÖĞRENİME ULAŞABİLİYOR”
Türkiye’de yükseköğretim toplumun sadece küçük bir kesiminin erişebildiği, ayrıcalıklı bir hizmet olmuştur. kurdukları kast sistemiyle milletin evlatlarının dışlanması yürekleri sızlatıyordu. Akademik personel sayımız 70 binden 180 binin üzerine çıktı. Üniversite öğrenci sayımız da 1,6 milyondan 8,4 milyona yükseldi. Gençlerimizin yüzde 44’ü yükseköğrenime ulaşabiliyor.
Yeni kurulan üniversiteler için zaman zaman haksız eleştiriler yapıldığını görüyorum. Bu üniversiteler de güçlenmekte ve kurumsallaşmaktadır. Yeni üniversitelerden bazıları akademik yayın, patent gibi çalışmalarda sergiledikleri başarıları yakından takip ediyoruz. Eğitim ile kalkınma arasındaki güçlü ilişkiye inandık ve kurduk.
Türkiye’de yükseköğretim kurumlarının gelişimine karşı çıkanların tahammül edemedikleri, evlatlarımızın ülkemize hizmet verme potansiyellerinin harekete geçmiş olmasıdır. Gençlerimizin kendilerine fırsat verdiklerinde ne büyük başarılar elde ettiklerini görüyoruz. Tüm şehirlerimizin, gençlerimizin kendileri ve ülkeleri yapacakları çalışmalara, girişimlere destek olmayı sürdüreceğiz.
Yükseköğretim sisteminde yapısal değişiklikler getiren önemli adımlar attık. Bunlardan biri de yükseköğretim kalite kurulunun hizmete geçmesidir. Bu kurul dünyadaki benzer yapılarla da benzer işbirlikleri geliştirmiştir. Kalite güvencesi kültürü oluşumuna katkı sağladığına inanıyorum. YÖK-Doktora programı da başarılı olmuştur ancak doktoralı öğretim üyesi sayısında geri olduğumuzu görüyoruz. Doktora sayısını yükseltmemiz gerekiyor.
Üniversitelerimizde hayata geçirmeye başladığımız Genç-Ofis projesiyle gençlerimizin beşeri becerilerini geliştirmeyi umuyoruz. Bu yıl taban puanlarını düşürerek gençlerimizin daha fazla ala yerleşmesine imkan sağladık. Ek yerleştirme fırsatı da sağladık.
Emekli öğretim üyelerinin sözleşmeli olarak görevlerine devam edebilmelerini sağladık. Üniversite-sanayi işbirliği konusunda işyeri eğitimini teşvik ettik. Kariyer merkezlerinde önemli uygulamalar başlattık.
“BİZ ÖĞRENCİYE EN BÜYÜK SAYGIYI DUYAN İKTİDARIZ”
Üniversite sınavları arz-talep uyumsuzluğuna karşı adil bir çözüm yolu olarak kullanılmaktadır. Türkiye yükseköğretimde kapasite sorunu olmayan bir ülke haline gelmiştir. Üniversite sınavına gerek bırakmayacak bir sistem kurmalıyız. Üniversite kampuslarını hayatın içinde yerler haline dönüştürmeliyiz.
Artık taklit ve takip edici olmaktan çıkıp belirleyici ve yönlendirici olmamız gereken döneme girdik. Üniversitelerimiz yenilikçi çalışmaların öncüsü olmaya hizmet edecektir.
Rektörünün arabasının üzerinde tepinen öğrencilerin olduğu bir Türkiye’yi kabullenemiyorum. Bize böyle öğrenci gerekmez. Üniversiteye girmenin ayır bir dert, bitirmenin ayrı bir sıkıntının olduğu dönemden bugüne ulaşmak tarihi bir başarı hikayesidir. Rektörünüz aracın içinde, siz önünü kesiyor, üzerinde tepiniyorsunuz. Bunlar üniversite içine sızmış teröristlerdir. Biz öğrenciye en büyük saygıyı duyan iktidarız.
Göreve geldiğimizde verilen burs 45 liracıktı. Şimdi 650 liraya çıktı. Nereden nereye… Geçtiğimiz yıl salgın sebebiyle yurtlar kapalı olduğu için hem yeni kayıt yaptıranlar, hem geçen sene başvuru yapanlar oldu. Üstesinden gelemeyeceğimiz sorunla karşı karşıya değiliz. Neredeyse tamamının talebini karşıladık.” ifadelerini kullandı.